20. yüzyılın en etkili ve en verimli fotoğrafçılarından biri olarak kabul edilen ve aralarında Henri Cartier-Bresson’un da bulunduğu çok sayıda fotoğraf sanatçısının ustası olan André Kertész, fotoğraf tarihinin başlıca figürlerinden biridir.
1894’te Budapeşte’de doğan Andor (Macarca André) sekiz yaşındayken babasını kaybeder. Dayısı Lipot Hoffman onun ve diğer iki erkek kardeşinin eğitimini üstlenir. Budapeşte Ticaret Akademisi’nden mezun olan Kertész, Budapeşte Borsası’nda çalışmaya başlar.
Sleeping Man, Hungary, 1912
Bilinen ilk fotoğrafı. Uyuyan Genç Adam sanatının temelini oluşturacak olan iki özelliğin habercisidir: Açık seçik bir üslup ve heyecanın önceliği. Genç bir adam halka açık bir yerde, belki de bir kahvede, masa başında, gazete okumaktayken uyuyakalmış. Yüzündeki ifade, kişiliği, ışıkla gölgenin onu ve giysilerini eritişi, gömleğinin açık yakası, masanın üzerindeki gazete, sağlığı ve yorgunluğu, hepsi fotoğrafta görsel olarak mevcut.
The Kiss, Budapeşte, 1915
İki sevgili, bir park kanepesinde (ya da bahçede) kucaklaşıyorlar. Orta sınıftan kentli bir çift. Muhtemelen fotoğraflarının çekildiğinin farkında değiller. Farkındaysalar bile, o anda fotoğraf makinesini hemen hemen unutmuş durumdalar. Fotoğrafı olağandışı yapansa, içinde gördüğümüz her şeyin özel tutarlılığı, arkalarındaki çalılığın gizleyici perdesi, kadının eldivenleri, ceketlerinin aynı düğmelere sahip kol yenleri, ellerinin hareketi, burunlarının teması, terzi elinden yeni çıkmış giysileriyle, çalılığın gölgesini veren karanlık. Kertész şöyle diyor: “Fotoğraf makinası aracılığıyla çevremdeki her şeye bir neden atfediyorum.”
Friends, Macaristan, 1917
1917’de çayırda kuzuyla oynayan bir çocuk. Fotoğrafının çekildiğinin apaçık farkında. Hem oyunbaz, hem de masum. Bu fotoğrafın akılda kalmasını sağlayan, çocuğun ifadesiyle hareketlerinin mutlu ve şirin olması değildir. Fotoğraflardaki hareketler ve yüz ifadeleri, yalıtıldıklarında anlamsızlaşır ya da karikatüre dönüşürler. Ancak bu fotoğrafta yalıtılmış değildirler. Kuzunun dikkati çeken yanı, çocuğun okşamakta olduğu postudur, onu hayvanla bu şekilde oynamaya özendiren bir görünümdedir. Postun dokusuyla aynı anda dikkatimizi çeken ya da fotoğrafın ısrarla dikkatimizi çekmesini sağladığı şey, oğlanın üzerinde yuvarlandığı ve muhtemelen gömleğinin üstünden teninde hissettiği kuru otların dokusudur. Fotoğraf sanki çocukluk anılarımıza seslenir gibi…
Soldier and Cow, 1917
My Brother As Icarus, 1919
I. Dünya Savaşı’nda, Avusturya-Macaristan ordusuna alınınca, askerlerin günlük yaşantılarını resimler. Siperlerde uzun bekleyişler, bitmez tükenmez yürüyüşler… İster taşra manzaralarının ister dostlarının fotoğrafı olsun hepsinde Kertész’in heyecanını hissederiz. Kertész, İnek ve Asker (1917) ve İkarus’a Benzeyen Kardeşim (1919) adlı fotoğraflarında Leica (fotoğraf makinası markası) görüşün habercisi olan ve hayalgücünü ortaya koyan yepyeni kadrajlar kullanır.
Red Hussar Leaving, Budapeşte, 1919
Çocuğuyla bir anne, dikkatle bir askere bakıyor. Belki konuşuyorlar, sözcüklerini duyamıyoruz. Belki de hiçbir şey söylemiyorlar ve her şey birbirlerine bakışlarında gizli. Ancak bir dramın yaşandığı kesin. Kadın az önce evinden çıkmış, az sonra da çocuğuyla yalnız başına tekrar eve dönecek gibi. Anın dramı giydikleri kıyafetlerin farklılığında da dile geliyor. Askerin giysisi, yolculuk yapmak, açık havada uyumak ve savaşmak için, kadınınkiler evde kalmak için.
Fotoğrafın içindeki her şey tarihseldir: Üniformalar, tüfekler, Budapeşte tren istasyonunun köşesi, bütün insanların kimlikleri ve biyografileri, hatta çitin öte yanındaki ağaçların boyutları. Bununla birlikte fotoğraf, tarihe karşı bir direniş de göstermektedir, bir karşı koyuş. Kızıl Süvari Yola Çıkıyor fotoğrafında hareketsizlik gizli. Her şeyde hareket okunuyor, göğe karşı ağaçlar, giysilerin kıvrımları, ayrılık sahnesi, çocuğun saçını karıştıran rüzgar, ağaçların gölgesi, kadının yanağına düşmüş saç, tüfeklerin taşındığı açı. Bu akışın içinde hareketsizlik fikrini ise sadece kadınla erkek arasındaki bakış akla getiriyor.
Wandering Violinist, Macaristan, 1921
Gözleri görmeyen bir sokak müzisyeni, yüzündeki ifade çok etkileyici.
Kertész 1925’te Macaristan’dan Paris’e gelir ve Montparnasse mahallesine yerleşir. Edebiyat ve sanat çevresine (Mondrian, Chagall, Zadkine, Foujita, Colette vb.) girer ve Macar arkadaşlarının, sanatçı atölyelerinin ve sokakta olan bitenlerin fotoğrafını çekmeye başlar. Park ve bahçelerde, Seine nehri kıyılarında gezinir, dostlarıyla ya da Macar arkadaşlarıyla Dôme kahvesinde buluşur. Yeteneği kısa zamanda kabul görür ve 1927’de bir avangard galeri olan Au Sacre de Printemps’da ilk sergisini açar. Sonraki yıl Man Ray, Nadar, Eugene Atget ve Berenice Abbott’un da aralarında bulunduğu sanatçılarla Salon de L’Escalier’de Birinci Uluslararası Bağımsız Fotoğraf Sergisi’nde yer alır. 1929’da Stuttgart’taki Film und Foto sergisine çağrılır. Gerçeküstücü çevresine yakınlığıyla bilinen Bifur adlı dergide çalışır.
My Friends at Cafe du Dôme, Paris, 1928
Mondrian’s Glasses and Pipe, 1926
Ressam arkadaşı Piet Mondrian’ın stüdyosunda çektiği bu fotoğraf, ilk olarak Au Sacre du Printemps Galerisi’nde sergilenir. Bu fotoğraf özellikle L’Esprit Nouveau Dergisi’nde açıklanan yeni modern düşünce sistemiyle örtüşür. Anlatmak istediği, dünyadaki bütün nesnelerin lirik bir güzelliğe sahip olduğudur. Keskin beyaz masanın ısrarlı açısallığı, gözlükler, kase ve pipodaki eğriler ile dengelenir.
The Fork, Paris, 1928
Çatal, sade bir biçimde bir masanın üzerinde ve tabağın kenarına yerleştirilmiştir, gölgesi masaya düşmektedir. Saf biçimde oluşturulmuş form nesnenin fonksiyonunu gözler önüne seriyor. Nesne aynı zamanda güzel bir obje olarak da düşünülebilir. İlk olarak Paris’te Salon de l’Escalier’de sergilenen bu fotoğraf, ileriki yıllarda birçok sergi ve katalogda yer alacaktır. Ayrıca bir gümüş firmasının ürün tanıtım fotoğrafı olarak da anılacaktır. Eleştirmen Susan Sontag 1979’daki Fotoğraf Üzerine adlı kitabında şunları yazar: “Çatal ve Mondrian’ın piposu ve gözlükleri fotoğrafı, sadece takdire şayan biçimsel kompozisyonu ile değil, sıradanlığın şiirselliğine de terfi eder.”
Meudon, 1928
Kertész, daha az ışık şartlarında kullanılan, kolay ve anları yakalamada daha pratik olduğu gerekçesiyle 1928 yılından itibaren, Leica makinesiyle fotoğraf hayatına devam eder. Andre Breton’un büyücülük olarak tarif ettiği ünlü Meudon fotoğrafını Leica ile çeker. Bu mucizevi enstantanede, yoğun konsantrasyonla, Alman bir ressamı sokağın ortasında elinde sarılmış resmiyle, viyadükten geçmekte olan trenle aynı kareye yerleştirir.
Paris, 1928
Kertész’in her bir fotoğrafı öylesine içten, sadık ve derindir ki, onu çeken sanatçının elle tutulur varlığının mükemmel bir yansıması gibidir.
River Seine, Paris, 1929
Yazar John Szarkowski Kertész’in fotoğrafları hakkında şöyle diyor: “Biçimsel buluşların muhteşem ve orijinal niteliğinin yanında Kertész’in çalışmalarının daha zor anlaşılabilen, ancak kuşkusuz daha az önemli olmayan bir yönü de vardır. Bu da sanatçının yaşamın sevimliliğinden ve dünyanın güzelliğinden aldığı özgür ve çocuksu haz duygusudur.”
Distortion 147, 1933
Distortion 157, 1933
1933’te ünlü Distortion (Bozulmuş) serisini gerçekleştirir, bu seride iki Rus modelinin çıplak bedenlerini, deforme eden bir aynaya yansımaktadır. Baygın, kaymış, kasılmış bu anamorfozlar, Picasso, Arp ve Moore’un eserleriyle diyalog içindedir adeta. Karikatürize edilmiş, deformasyona uğramış erotik beden parçalarındaki bu deformasyonlar bedenin tombul dokusunu, gözeneklerini ve çıkıntılı parçalarını gözler önüne serer. Bedenin komik ve ayrıntılı halleri, neşeli anlatımlarının yanında güçlü bir fotoğraf serisi oluşmasını sağlar.
Chimneys, New York, 1943
Kertész, 1936’da Yahudi olması ve Hitler’in Nazi partisinin yükselişi nedeniyle 3 yıl önce evlendiği karısı Elisabeth ile New York’a gider, o dönemin en büyük ajansı Keystone Ajansı’yla kısa bir süre çalışır. House & Garden, Harper’s Bazaar, Vogue ve Coronet gibi dergiler için çalışır. PM Gallery (1937) ve Art Institute of Chicago’daki (1946) sergileri ve Alexey Brodovitch tarafından tasarlanan Day of Paris (1945) kitabının yayımlanması, Kertész’i ABD’de öncü fotoğrafın başlıca temsilcilerinden biri olarak kabul ettirmeye yetmez.
1944’te Amerikan vatandaşı olur. Ekonomik nedenlerden dolayı bu yıllarda yaratıcı işlerinden feragat etmek zorunda kalır. 1949 – 1962 yılları arasında Conde Nast dergi grubu için özellikle iç mimari fotoğrafları çeker. Anlaşılmadığını, istediği gibi fotoğraflar çekemediğini görür ve melankolik yapısı nedeniyle Amerika’daki profesyonel hayatından vazgeçer ve Avrupa’ya döner.
Washington Square Park, New York City, 1954
Kertész, belki tüm diğer fotoğrafçılardan daha çok, küçük kameranın özel estetiğinin farkına varmış ve bunu kullanmıştır. Analitik fotoğraflarla çok ilgilenmemiş, daha çok eliptik görüşün ortaya çıkarılmasının peşine düşmüş, beklenmedik detayların, geçici anların fotoğrafını çekmiştir. Daha çok üst açıyla çektiği fotoğrafları, yatay olarak ortadan ikiye bölen ufuk çizgisinin üstünde daha sakin, tenha bir alan bırakırken, altında örümcek ağındaki sinekler gibi insanları yakalamış, küçük figürler halinde onlara yer vermiştir.
Paris, 1963
Kertész, epik değil, lirik doğrunun peşindedir. Portrelerden still life fotoğraflara, bükeyli aynalar kullanarak çektiği bozulmuş nü fotoğraflardan fotoröportajlara birçok farklı tarz ve yöntem deneyen Kertész, dünya fotoğrafçılığının biçimlenmesinde etkili olmuş, özellikle Fransa’da Henri Cartier-Bresson, Robert Capa ve Brassaï gibi fotoğrafçıların üsluplarının oluşmasında rol oynamıştır. Bresson ustası Kertész için şunları söyler: “Yaptığımız her şeyi, o çok daha önce yapmıştı.”
Kertész son yıllarında sokak fotoğraflarından vazgeçer ve oturduğu apartmanından polaroid kamerasıyla Penceremden isimli still life serisini oluşturur. Bakışı biçimsel ustalığını daha da arttırır.
From My Window No. 7, 5 Şubat 1979
Renkli fotoğraf da çeker, ancak sade ve her türlü renk oyununu reddeden bir anlayıştadır bu fotoğrafları.
Bird 3, 1981
Hakkında birçok kitap yayımlanır, önemli monografiler basılır: Macaristan Anıları (1982), sonra Paris ve New York (1985) ve André Kertész, Benim Fransam (1990). 1984’te eserlerini korumak isteyen Kertész, tüm negatiflerini ve kişisel belgelerini Fransa Kültür Bakanlığı’na bağışlar. 28 Eylül 1985’te New York’taki evinde hayata gözlerini kapar.
Kaynak
Erken Dönem Sanat Fotoğrafı, Özgür Yaren, Andre Kertesz Retrospektifi, Bir Fotoğrafı Anlamak, John Berger, Fotoğrafik Anlatımda Sürrealist Bakış